16 Nisan 2025 Çarşamba

Marksizm yenildi mi?

Bu yazımızda Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kuruluşu sürecinde ortaya çıkan ücret makası olgusu üzerinden 20. Yüzyıldaki Marksizmin yenilgiye uğrayıp uğramadığı sorusunun yanıtını bulmaya çalışacağız. 


Sovyetler Birliği’nde 1928 yılında ortaya çıkan hızlı sanayileşme politikası ile birlikte işletmeler arasında işgücü göçü sorunu çıkmıştı. Öyle ki yarım yıl hatta çeyrek yıl içinde işçilerinin yüzde 30-40’ı değişmeyen işletmeleri sayısı çok azdı. İşgücünün işletmeler arası göç etmesinde becerili işgücüne ödenen ücretin düşük olması etkili olmaktaydı. Bu soruna Stalin’in önerdiği çözüm, işgücü ücretlendirmesinde becerili işgücüne daha fazla ücret ödenerek becerili işgücü ile becerisiz işgücü arasındaki ücret makasının açılmasıydı. Stalin, ücret makasının açılmasının dayanaklarını Engels ve Lenin’in konuyla ilgili yazılarından yaptığı alıntılara dayandırmaktaydı. Bu konuda proleter anlamda eşitliğin sınıfların kaldırılması ile başlayacağı şeklindeki Engels’in ve Lenin’in değerlendirmelerine başvuran Stalin, ücretlerde eşitlikçilik taleplerinin yanlışlığına vurgu yapmaktaydı. Nitelikli işgücüne daha fazla ücret ödenmesini öngören ücret makası Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kuruluşu aşamasında başvurulan uygulamalardan biri olmuştu. 


İşgücü eğitimi ve ücret makası


Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kuruluşu başlıklı kitabında konuyu ele alan Yalçın Küçük, Stalin’in 1931 yılında yazdığı “yeni durum, yeni görevler” başlıklı yazısı sonrasında uygulanan ücret makası ile ilgili değerlendirme yapıyor. Yalçın Küçük’e göre Engels’in Anti-Dühring’de konuyla ilgili yazdıkları sosyalizmin kuruluşu sürecinde ücret makasının açılması uygulamasını haklı çıkarmamaktaydı. Yalçın Küçük’ün de belirttiği gibi Engels’e göre becerili kişilere verilen yüksek ücretin ilk önce özel kişilere gitmesi, eğitimin giderlerinin kişilerin kendileri veya aileleri  tarafından karşılanmasının sonucuydu. Sosyalistçe örgütlenmiş bir toplumda ise eğitim giderleri toplumca karşılanacağı için bileşik (nitelikli) emek tarafından üretilen daha büyük değerlerin topluma ait olması beklenebilirdi. (1) Bir başka deyişle Yalçın Küçük’e göre sosyalist bir toplumda eğitimin parasız olması nedeniyle öğrenme ve kazanç arasında ücret yoluyla kurulan bağın ortadan kalkması, yani ücret makasının daralması gerekirdi. 



Yalçın Küçük’ün sosyalist ülkelerde eğitimin devletçe sağlanması nedeniyle öğrenme ve kazanç arasında ücret yoluyla kurulan bağın ortadan kalkması gerektiği şeklindeki değerlendirmesi, Sovyetler Birliği’nde ücret makasının uygunsuzluğunu göstermek için yeterli değildir. Çünkü Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kuruluşunun, ücret makasını ortadan kaldıracak şekilde zamana yayılamadığı görülmektedir. Ekim Devrimi sonrası kurulan Sovyet Birliği’nde Birinci Dünya Savaşının yol açtığı yıkımın yaralarını sarıldıktan sonra hızlı sanayileşme politikasına ancak 1928 yılında geçilebilmişti. Dolayısıyla Sovyetler Birliği’nde ekonominin sosyalistçe örgütlenmesine ancak 1920’li yılların sonlarında başlanabilmiştir. Yeni gelişen sanayi merkezlerinde devletçe organize edilen eğitim kurumlarının oluşması da 1920’li yılların sonunda gündeme gelebildi. Sovyetler Birliği’nde ekonominin ve bununla birlikte kültür yaşamının sosyalistçe örgütlenmesine ancak 1930’lu yıllarda geçilebilmiştir. Ekonominin sosyalist inşa sürecinin başlamasından 10 yıl gibi kısa bir süre sonra ise İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı bilinmektedir. Sovyetler Birliği’nde eğitim giderleri devletçe karşılanan nitelikli işgücü kuşağının yetişmesi için gerekenden çok daha kısa bir süre içinde sosyalizmin kuruluşu sürecinin kesintiye uğradığı görülmektedir. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte edinilmiş ekonomik kazanımların ortadan kalkması ve öbekler halinde insan kaybıyla birlikte en trajik sonuçların Sovyetler Birliği'nde ortaya çıktığı bilinmektedir.   


Sosyalizmin kuruluşunun kesintiye uğraması


İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise dünya genelinde görece uzun süreli  kapitalist birikim süreci ortaya çıkmıştı ve bu süreç ücret makasının kapanmasına olanak tanımamıştı. Daha geri teknolojiye sahip bir ülke olan Sovyetler Birliği’nde soğuk savaşın koşullarında kapitalist ülkelerle rekabete girilmek zorunda kalınmış ve üretimde Batılı ülkelere yetişip onları geçme çabası ekonomi politikasına yön vermeye başlamıştı. Üretim artışı sağlayabilmek için maddi özendiricilere daha fazla önem verildi. Bunun sonuçlarından biri ücret makasının kapatılamaması oldu. Ücret makası örneğinde olduğu gibi dışsal koşulların etkisiyle üretim ilişkilerinin sosyalist dönüşümü yaklaşımı ekonomi politikasına egemen olamadı. 


Sovyetler Birliği’nde İkinci Dünya Savaşı ve kapitalist ülkelerle rekabet olgusu sosyalist ekonomi ve kültürün inşasının kesintiye uğramasına neden olmuştur. Sovyetler Birliği’nde dışsal nedenlerin belirleyiciliği altında marksist politikanın kapitalist gelişim modeline alternatif oluşturması söz konusu olamadı. Bu nedenlerden ötürü 20. Yüzyıl’ın sosyalist ülkelerindeki yenilginin Marksizmin yenilgisi olarak değerlendirilmesi doğru olmayacaktır.     


Not: Yazarın basıma hazırlanan Yaşayan Marksizm başlıklı kitabının giriş bölümünden alınmıştır.


Kaynaklar:


  1. Yalçın Küçük. Sosyalist açıdan ekonomi politik, Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kuruluşu. Mızrak yayınları, 2011, s:79-85.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder