Lozan anlaşmasının bazı hükümlerinin imzalandığı tarihten bu güne kadar tartışıldığı bilinmektedir.
Öyle ki milli mücadelenin önde gelen kişilerinden biri olan ve Lozan Antlaşması imzalandığı tarihte başbakanlık görevini yürüten Rauf Orbay anlaşmanın o haliyle imzalanmasına karşı çıkmıştı. Rauf Orbay İsmet Paşa başkanlığındaki Lozan heyetinin görüşmelerde hükümet kararlarının dışına çıktığını belirtmiş ve anlaşmanın imzalanması sonrasında Ankara'ya dönen İsmet Paşa'yı karşılamak istemeyerek başbakanlık görevinden ayrılmıştı.
Lozan Antlaşması’nın tartışılan hükümlerinden birini Osmanlı’dan kalan borçların Türkiye’ye düşen kısmının üstlenilmesi oluşturmaktaydı. Osmanlı’dan kalan borçların ödenecek olması konusunda Afyon milletvekili Mehmet Şükrü’nün daha önceleri dile getirdiği bazı itirazların bulunduğu bilinmekteydi. Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası’nın Meclis’teki milletvekillerinden olan Mehmet Şükrü 22 Aralık 1920’de Darülmuallimin Konferans salonunda bir konferans vermiş ve bu konferansta borçların ödenmesi konusuna da değinmişti. Konferans’ta yabancılara olan borçların tanınmaması gerektiğini söyleyen Mehmet Şükrü, bu borçların tanınmasının memleketin o günkü harap olmuşluğunu ve köylü ve emekçilerin o günkü sefalet ve perişanlıklarını istemek anlamına geleceğini belirtmekteydi. (1) Tüm itirazlara karşın Lozan Antlaşması aracılığı ile Osmanlı İmparatorluğunun borçlarının Türkiye’ye düşen bölümü kabul edildi ve bu borçlar 1929’dan sonra taksitle ödenmeye başlandı.
Borçların kabul edilmesinin dışında Türkiye’nin Yunanistan’dan savaş tazminatı talebi de Lozan görüşmelerinde kabul ettirilemedi. Ayrıca kabul edilen hükümler gereğince Türkiye beş yıl boyunca gümrük vergilerini arttırmamayı kabul etmişti. Bu hükümler Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin bağımsızlığına gölge düşürecek nitelikteydi.
Lozan Antlaşması sırasında Türkiye’nin tam bağımsızlığına kuşku düşürecek maddelerin kabul edilmiş olmasında İngiltere’yi temsilen görüşmelere katılan usta diplomat ve kurt siyasetçi Lord Curzon'un etkisi büyüktü. Lord Curzon öncelikle görüşmelere Türkiye ile birlikte katılmak isteyen Rusya temsilcilerinin genel konularla ilgili oturumlara katılmasını önlemiş, boğazlarla ilgili oturumlarda ise Türkiye ile Rusya’nın taleplerinin birbirinden ayrıştığını savunmuştu. Rusya’nın izole edilmesi Lozan görüşmelerinde Türkiye’nin yalnızlaşması sonucunu doğurmuş ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist güçlerin mali konulardaki taleplerinin büyük ölçüde kabul edilmesine yol açmıştı. Yarı sömürge bir ülkenin küllerinden yeni bir ulus devletin inşa edilmesi açısından önemli bir kazanım olarak görülebilecek Lozan Antlaşması’nın, mali konulardaki ağır hükümleri açısından ise bir zafer olarak kabul edilmesi olanaklı değildir.
Kaynak:
1. Hamit Erdem. 1920 yılı ve sol muhalefet. Sel yayınları, 2010, s:187-188
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder